DAMAR SERTLİĞİ (ATEROSKLEROZ) VE RİSK FAKTÖRLERİ
Damar Sertliği ( Ateroskleroz) Nedir?
Vücudumuzdaki doku ve organlara kan taşıyan atardamarların duvarında, zamanla biriken plaklar, atardamarın daralmasına ve elastikiyetinin kaybolmasına neden olur. Bu durum ateroskleroz (damar sertliği) olarak adlandırılır.
Atardamarlar (arterler) elastik yapıdadırlar ve iç yüzeyleri pürüzsüzdür. Bu yüzey, endotel denilen hücre tabakası ile kaplıdır. Endotel, çeşitli uyaranlara tepki olarak kimyasal sinyaller yollayarak arterin işlevini düzenlerken kan akımı ve arter duvarları arasında fiziksel bir bariyer sağlar.

Plak olarak adlandırılan yapılar, kanın içinde bulunan kolesterol, yağ, kalsiyum ve diğer maddelerin (inflamatuar hücreler, hücresel atık ürünleri, proteinler ve kalsiyum vs.) birleşip damar duvarında birikmesiyle oluşurlar. Başlangıçta küçük olan bu plaklar zamanla artarak damarı daraltır ve tıkanmasına neden olurlar. Ya da arterin kasılıp gevşemesi sırasında bu plaklar yerinden koparak (plak rüptürü) ani tıkanmalara neden olabilir.
Plak tortularının çoğunun yapısı, dış tarafını tabaka şeklinde kaplayan sert bir lifli katman ile bunun içinde yumuşak bir katman şeklindedir. Sert katman çatlar veya yırtılırsa, yumuşak ve yağsı iç kısım açığa çıkar. Bunu bir yaralanma olarak algılayan trombositler (pıhtılaşmaya yardımcı olan kandaki disk şeklinde parçacıklar), bölgeye gelir ve plak etrafında kan pıhtıları oluşur. Vücudun başlattığı iyileşme süreci yeni plak oluşumlarına neden olur.
İnme, kalp krizi, bacak atardamarlarında tıkanıklık, boyun atardamarında tıkanıklık gibi durumlardan ateroskleroz sorumludur.
Nedenleri;
Ateroskleroz oluşumu oldukça genç yaşlarda başlar ve yavaş bir şekilde ilerler. Tam nedeni bilinmemekle birlikte, damar duvarındaki hasarlı bölgelerde başladığı bilinmektedir. Atardamarların endotel kaplı iç yüzeyi normalde pürüzsüzdür. Bu yüzey zarar gördüğünde kan hücreleri ile birlikte kanın içinde bulunan diğer maddeler bu bölgede birikirler.
Bazı özellikler, koşullar veya alışkanlıklar ateroskleroz (damar sertliği) gelişme olasılığınızı arttırabilir. Bunlara risk faktörleri denir. Damar sertliğinin kesin nedeni bilinmese de, atardamarların yapısına zarar veren ve plak oluşumunu hızlandıran risk faktörleri bilinmektedir. Belli başlı risk faktörleri şunlardır;
Kontrol Edilemeyen Risk Faktörleri;
- Yaş (Erkeklerde risk 45 yaşından sonra artar; kadınlarda 55 yaşından sonra risk artar)
- Aile Öyküsü
- Cinsiyet
Kontrol Edilebilen Risk Faktörleri;
- Hipertansiyon
- Hiperlipidemi
- Sigara Kullanımı
- Diyabet
- Diğer Risk Faktörleri ( Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı kilo veya obezite, sedanter (hareketsiz) yaşam, inflamasyon, aşırı alkol tüketimi, stres )
Ateroskleroz için önemli risk faktörlerinden biri olan hipertansiyon, kan basıncının 140/90 mmHg değerinden yüksek olduğu durumdur ve ülkemizde oldukça yaygın olarak görülür. Çoğu zaman bir belirti vermediğinden yıllarca yüksek tansiyonla yaşayan hastalar olabilir. Tedavi edilmeyen hipertansiyon kalp krizi, inme, anevrizma ve diseksiyon gibi ciddi sorunlar yaşama riskini arttırır.
Hipertansiyon Tipleri
Primer (esansiyel) Hipertansiyon:
Çoğu yetişkin için yüksek tansiyonun tanımlanabilir bir nedeni yoktur. Primer (esansiyel) hipertansiyon olarak adlandırılan bu yüksek tansiyon tipi, yıllar boyunca kademeli olarak gelişir.
Sekonder Hipertansiyon:
Bu tip bir yüksek tansiyon, vücuttaki başka bir problemin sonucu olarak ortaya çıkar. Sekonder hipertansiyon olarak adlandırılan bu yüksek tansiyon tipi, aniden ortaya çıkma eğilimindedir ve primer hipertansiyondan daha yüksek tansiyon değerlerine neden olur. Çeşitli durumlar ve ilaçlar sekonder hipertansiyona yol açabilir.
Bunlardan bazıları şunlardır;
Obstrüktif uyku apnesi, böbrek sorunları, böbreküstü bezi tümörleri, tiroid problemleri, kan damarlarında doğuştan olan (konjenital) bazı kusurlar, bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, bazı soğuk algınlığı ilaçları, dekonjestanlar, reçeteli veya reçetesiz bazı ağrı kesiciler), kokain ve amfetamin gibi yasadışı maddelerin kullanımı.
Nedenleri;
Yüksek tansiyona neyin sebep olduğu her zaman açık değildir, ancak bazı durumlar hipertansiyon gelişme riskinizi artırabilir.
Bu durumlar şunlardır;
Ailede yüksek tansiyon hikayesi bulunması, 65 yaşın üzerinde olmak, fazla kilolu veya obez olmak, tek yönlü beslenme ve fazla tuz tüketimi, hareketsiz yaşam, çok fazla alkol, kahve (veya diğer kafein bazlı içeceklerin) tüketimi, sigara kullanımı, uyku bozuklukları.
Bazı yaşam tarzı değişiklikleri yapmak, yüksek tansiyon alma şansınızı azaltabilir ve zaten yüksekse kan basıncınızı düşürmenize yardımcı olabilir.
Teşhis
Kan basıncınızın yüksek olup olmadığını öğrenmenin tek yolu, tansiyonunuzu kontrol etmektir. Kesin hipertansiyon tanısı konmadan önce farklı zamanlarda tansiyon ölçümleriniz alınır. Bunun nedeni, kan basıncının normal olarak gün boyunca değişmesidir. Bazı hastalarda doktor muayenesi sırasında tansiyon yükselebilir (beyaz önlük hipertansiyonu). Kan basıncınız genellikle fark olup olmadığını belirlemek için her iki koldan ölçülmelidir. Uygun boyutlu bir kolluk kullanmak önemlidir.
Hipertansiyonunuz olup olmadığının doğrulanması için ayaktan kan basıncı takibi yapılmasına yardımcı olan 24 saatlik kan basıncı izleme testi önerilebilir. Bu test için kullanılan tansiyon holter cihazı, kan basıncınızı 24 saatlik bir süre boyunca düzenli aralıklarla ölçer ve kaydeder. Böylece kan basıncınızın ortalama değeri saptanmış olur.
Tansiyon ölçümünde, milimetre civa (mmHg) cinsinden verilen bir kan basıncı değeri iki sayı ile tanımlanır:
Büyük olan sayı sistolik basınç olarak adlandırılır. Kalbin vücuda kan pompaladığı an arterlerinizdeki basıncın ölçümüdür.
Küçük olan sayı ise diyastolik basınç olarak adlandırılır. Atardamalarların kan akımına karşı direncinin ölçümüdür.
Kan basıncı ölçümleri beş genel kategoriye ayrılır;

Belirtiler/Semptomlar
Yüksek tansiyonu olan çoğu insan, kan basıncı değerleri tehlikeli derecede yüksek seviyelere ulaşsa bile, hiçbir belirti veya semptom göstermeyebilir. Genellikle görülen semptomlar baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı veya burun kanaması şeklinde olabilir, ancak bu semptomlar spesifik değildir ve genellikle yüksek tansiyon ciddi veya yaşamı tehdit eden bir aşamaya ulaşana kadar meydana gelmez.
Yüksek tansiyonun neden olduğu arter duvarlarındaki aşırı basınç, kan damarlarınızın yanı sıra vücudunuzdaki organlara da zarar verebilir. Kan basıncınız ne kadar kontrolsüzce yükselirse hasar o kadar büyük olur.Tedavi
Tansiyonunuzun yüksek olduğu tespit edildiğinde, yaş ve sağlık durumunuza göre değişmekle birlikte öncelikli yaklaşım, yaşam tarzı değişiklikleri önermek olacaktır. Hipertansiyonu kontrol altına almak için uzun ve kararlı bir yol kat etmek gerekebilir.
Bu yaşam tarzı değişiklikleri;
- Sigara kullanılıyorsa bırakmak,
- Aşırı kilolu veya obez iseniz, sağlıklı bir kiloya gelip bunu devam ettirmek,
- Düzenli olarak egzersiz yapmak,
- Tuz kullanımını azaltmak,
- İçtiğiniz alkol ve kafeinli içecek miktarını sınırlamak gibi adımları içerir.
Ancak bazen yaşam tarzı değişiklikleri yeterli olmayabilir. Bu durumda diyet ve egzersize ek olarak, ilaç kullanımı gereklidir. Reçete edilecek ilaç ya da ilaçlar, tansiyon ölçümlerinize ve diğer tıbbi durumlarınıza bağlıdır. Bu nedenle doktorunuza danışmadan ilacınızı bırakmamalı ve değiştirmemelisiniz.
Hiperlipidemi, edinilmiş ya da genetik bozukluklar nedeniyle kanda yüksek oranda lipid (yağ, kolesterol ve trigliserit) bulunması durumunu tanımlayan bir tıbbi terimdir. Hiperlipidemi, lipid metabolizması bozukluğuna bağlı gelişmekte olup, ateroskleroz oluşumuna yol açan önemli risk faktörlerindendir. Lipidler, organizmada önemli fonksiyonlarda görev alırlar ve hücre zarının yapı taşlarındandır.
Kanda bulunan iki ana lipit türü trigliserit ve kolesteroldür.
Trigliseritler, vücut tarafından enerji için ihtiyaç duyulmayan ekstra kaloriler saklandığında oluşur. Aynı zamanda doğrudan kırmızı et ve yağlı süt ürünleri gibi gıdaların fazla tüketiminden gelirler. Rafine şeker, fruktoz ve alkol yönünden zengin bir beslenme trigliseritleri artırır.
Kolesterol karaciğerde doğal olarak üretilir, çünkü vücudumuzdaki her hücre onu kullanır. Trigliseritlere benzer şekilde kolesterol, yumurta, kırmızı et ve peynir gibi yağlı yiyeceklerde de bulunur.
Kolesterolü Anlama;
Kolesterol, kan dolaşımı boyunca lipoproteinler adı verilen proteinler üzerinde dolaşan, yağ yapısında bir maddedir. Kanınızda çok fazla kolesterol bulunduğunda, kan damarlarınızın duvarlarında birikebilir ve plak oluşturabilir. Zamanla, plak birikimleri büyür ve kalp hastalıklarına, kalp krizine ve felce neden olabilecek şekilde arterleri tıkarlar.
Halk arasında “kötü” ve “iyi” kolesterol olarak bilinen iki tip kolesterol vardır.
LDL (“kötü”) kolesterol arter duvarlarınızda birikerek onları sert ve dar hale getirir. HDL (“iyi”) kolesterol fazla “kötü” kolesterolü arterlerden uzaklaştırarak tekrar karaciğere taşır.
Hiperlipidemi, kanınızda çok fazla LDL kolesterolünün bulunması ve bunu gidermek için yeterli HDL kolesterolün olmamasından kaynaklanır.
Yaşam tarzında yapılan sağlıksız tercihler, “kötü” kolesterol seviyelerinin yükselmesine ve “iyi” kolesterol seviyelerinin düşmesine neden olabilir. Aşırı kiloluysanız, bol miktarda yağlı yiyecek tüketiyorsanız, sigara içiyorsanız veya yeterli egzersiz yapmıyorsanız, risk altındasınız demektir.
Nedenleri;
Hiperlipidemiye kalıtsal olarak yatkınlık olabileceği gibi , daha sıklıkla sağlıksız yaşam tarzı tercihlerinin sonucudur. Genellikle yüksek yağ içeren diyetler, çok fazla alkol kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve obezite ile ilişkilidir.
Bir tür hiperlipidemi olan ailesel hiperkolesterolemi, dünya genelinde insanlardaki en yaygın dominant kalıtımsal genetik bozukluktur. Erken başlangıçlı ateroskleroza yol açabilen düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL kolesterol) adı verilen bir kolesterol formunda proteinleri içeren genlerdeki mutasyonlardan kaynaklanır.
Ayrıca diyabet, böbrek hastalığı, polikistik over sendromu hipotiroid, kronik karaciğer hastalığı gibi hastalıklar da kolesterol düzeylerinin yüksek olmasına neden olabilir. Kolesterol düzeyleriniz, doğum kontrol hapları, diüretikler, bazı depresyon ilaçları gibi belirli ilaçlardan da etkilenebilir.
Teşhis;
Artmış kan lipid düzeyleri, pankreatit (ağrılı bir pankreas iltihabı) gibi bir enfeksiyon geçirmiyorsanız tek başına semptomlara neden olmaz. Bu nedenle bunu tespit etmenin tek yolu, lipit paneli veya lipit profili adı verilen bir kan testi yapılmasıdır.
Tedavi Yaklaşımı;
Tedavi egzersiz, kilo kaybı, düşük yağlı diyet ve mümkünse diyabet yönetimi ile başlamalıdır. Beslenme + egzersiz tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda ek olarak medikal tedavi düzenlenir.
Hastanın diğer risk faktörleri ve kolesterol düzeyleri dikkate alınarak doktor tarafından reçete düzenlenir. Özellikle Tip 2 diyabeti bulunan hastalarda diyet+egzersiz +ilaç tedavisi birlikte uygulanmalıdır.
Kombine tedaviye rağmen bazı hastalarda istenilen yanıt alınamaz. Bu bazen genetik faktörlere bağlı gelişirken bazende ilaçların yan etkilerine bağlı olarak farklı yöntemlerle tedavi ihtiyacı doğurabilir. LDL aferezi ya da gen tedavisi yanında cerrahi yöntemler de tedavi yaklaşımları içindedir.
Korunma Yöntemleri;
Tedavi edilmemiş hiperlipidemisi olan kişiler, genel popülasyona oranla daha fazla ateroskleroz gelişmesi ve dolayısıyla koroner arter hastalığı olma olasılığına sahiptir. Bu kalp krizi, felç veya başka sorunlara yol açabilir.
Günümüz teknolojileri ile henüz kalıtsal hiperlipidemi engellenemese de yaşam tarzı değişiklikleri hiperlipidemiyi yönetmenin anahtarıdır. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile süreci yavaşlatmanız mümkün. Bu değişiklikler tek başına kalp hastalığı ve inme gibi komplikasyon riskinizi azaltmak için yeterli olabilir.
- Düzenli olarak egzersiz yapın. Egzersiz HDL seviyelerinin yükselmesine yardımcı olur.
- Doymuş ve trans yağları fazla tüketmemeye dikkat edin.
- Kilonuzu normal sınırlarda (vücut kitle indeksi <25) tutun.
- Çok yönlü bir beslenme planı uygulayın.
Sigara kullanımı ve diyabetin yanında, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı kilo veya obezite, sedanter (hareketsiz) yaşam, inflamasyon, aşırı alkol tüketimi, stres ateroskleroza neden olan diğer risk faktörleridir.