Bu risk faktörleri basit testlerle belirlenip, kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Ancak halihazırda bir kişinin atardamarlarında daralma ve tıkanma riskinin ne düzeyde olduğunu belirleyebilecek, kan testi gibi basit bir test henüz yoktur.
Atardamarlarda daralma ya da tıkanmayı göstermek için sanal anjiyografi olarak bilinen BT anjiyografi ya da daha direk ve net sonuçlar için klasik anjiyografi gibi daha kapsamlı testler gereklidir.
Konuyla ilgili bir çalışma yürüten Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki araştırmacılar, kanda dolaşan özel bir enzim kompleksinin yüksek seviyelerde bulunmasının, bacak atardamarlarındaki daralmaya yol açan ve bunun yanında kalp krizi ve inme riskini yükseltebilecek ciddi seviyedeki periferik arter hastalığını doğru bir şekilde tespit edebilecek bir belirteç olabileceğini gösterdiler.
Circulating fatty acid synthase (cFAS) olarak adlandırılan enzim kompleksi, doymuş yağ asitleri üretmekle görevlidir. Son zamanlara kadar, yağ asidi sentazın sadece hücrelerin içinde bulunduğu düşünülüyordu. Yeni çalışma, yağ asidi sentazın kan dolaşımında dolaştığını ve plak oluşum karakteristiğinde önemli bir role sahip olabileceğini göstermektedir.
Uzuv kaybına yol açabilecek tipteki periferik arter hastalığı kritik uzuv iskemisi olarak adlandırılır. Bu durumdaki hastaların tedavisinde minimal invaziv girişimler ya da cerrahi tedavi uygulanır. Hastalığın ilerlediği bazı vakalarda ise maalesef uzuv kaybı yaşanabilir. Bu nedenle bu hastaların daha erken dönemde teşhis edilebilmesi büyük önem taşımaktadır.
Çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar, verilere dayanarak, kandaki cFAS’ların seviyelerinin, periferik arter hastalığının ileri düzeyi olan kritik uzuv iskemisi yaşayabilecek hastaların tespitinde doğru bir belirteç olabileceğini öne sürmektedirler.
Yapılan çalışmada, araştırmacılar kritik uzuv iskemisini tedavi etmek için cerrahi tedavi uygulanacak 87 hastadan kan örnekleri toplayarak incelediler. Kandaki cFAS seviyelerinin bağımsız olarak hastalıkla ilişkili olduğunu buldular. Tip 2 diyabet varlığının ve sigara kullanımının da kritik uzuv iskemisi ile bağımsız olarak güçlü ilişkisi olduğu görüldü. Bu faktörlerin üçü de birlikte değerlendirildiğinde, % 83’lük doğrulukla hastalığın varlığını tahmin edebildiler.
Araştırmacılar aynı zamanda, kandaki cFAS seviyelerinin, femoral arterden alınan plak örneğindeki yağ asidi sentaz içeriğiyle ilişkili olduğunu buldu. Ayrıca cFAS’ın kan dolaşımı içinde LDL ‘ye bağlanarak dolaştığını buldular. Bu bulgular ileride yapılacak araştırmalar için yeni sorular doğurmaktadır.
Bu araştırma, gelecek dönemlerde kandaki cFAS seviyelerinin uzuv tehdit edici periferik arter hastalığının erken tanısında bir belirteç olup olamayacağı yönünde yeni araştırmaların önünü açan bir çalışmadır.
Prevalence of elevated serum fatty acid synthase in chronic limb-threatening ischemia – Scientific Reports