
Spontan Koroner Arter Diseksiyonu
Haziran 15, 2021
Periferik Arter Hastalığı Kan Testi İle Teşhis Edilebilir mi?
Ocak 11, 2022Hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, inme, demans, kardiyovasküler hastalıklar ve kronik böbrek yetmezliği gibi hastalıkların gelişme riskini , ciddi şekilde arttıran, en önemli risk faktörlerinin başında gelir.
Kan basıncı yüksekliği, kardiyovasküler hastalık yükünün ve buna bağlı ölümlerin önemli bir tetikleyicisi olmasına rağmen, evde ya da bir sağlık merkezinde kolayca tespit edilebilen ve ilaçlarla kolaylıkla kontrol altına alınabilen bir problemdir. Dolayısıyla, önlenebilir bir risk faktörüdür.
Dünyada Son 30 Yılda Hipertansiyonlu Kişi Sayısı 2 Kat Arttı
Lancet’te yayınlanan, Londra Imperial College ve Dünya Sağlık Örgütü liderliğinde yapılmış olan, hipertansiyon prevalansı, tespiti, tedavi ve kontrolündeki eğilimlerin ilk kapsamlı küresel analizine göre, hipertansiyonu olan 30-79 yaş arası yetişkinlerin sayısı, son otuz yılda, dünya genelinde 650 milyondan 1,28 milyara yükseldi.
( Worldwide trends in hypertension prevalence and progress in treatment and control from 1990 to 2019: a pooled analysis of 1201 population-representative studies with 104 million participants )
Dünyanın çok farklı bölgelerinden doktor ve araştırmacıların dahil olduğu bu küresel analiz, 1990-2019 arasını kapsıyordu. Küresel nüfusun % 99’unu kapsayan 184 ülkede, 100 milyondan fazla kişinin tansiyon ölçümü ve tedavi verileri toplandı.
Bu büyük miktardaki veriyi analiz eden araştırmacılar, 1990’dan 2019’a kadar, hipertansiyonlu kişi sayısının yaklaşık iki kat artmasına rağmen, dünyadaki genel hipertansiyon yüzdesinde çok az değişiklik olduğunu, ancak hastalık yükünün yüksek gelir grubuna sahip ülkelerden, orta ve düşük gelir grubundaki ülkelere kaydığını gördüler.
Teşhisi son derece kolay olmasına ve ilaçların düzenli kullanımıyla kontrol altına alınabilmesine rağmen, verileri incelenen kişilerin neredeyse yarısı hipertansiyonu olduğunu bilmiyordu. Yarıdan fazlası ise hipertansiyonu olmasına rağmen herhangi bir tedavi almıyordu. Hipertansiyonu kontrol altında olan kişi sayısı kadınlarda %25’ten, erkeklerde ise %20’den azdı.
Ülkemizde Hipertansiyon Kontrolü Hala Yeterli Düzeyde Değil
Son 30 yılda, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Kostarika, Kazakistan, Güney Afrika, Brezilya gibi orta gelir grubundaki ülkelerde, hipertansiyonun tedavisi ve kontrol altına alınma oranlarında büyük ilerlemeler olduğu görülmüştür.
Yine de ülkemiz için hipertansiyonun hala ciddi bir halk sağlığı problemi olduğunu görüyoruz. Dünya geneline benzer şekilde, Türkiye’de de neredeyse yetişkin nüfusun 3’te 1’inde yüksek tansiyon olmasına rağmen, maalesef bu kişilerin yaklaşık yarısı yüksek tansiyonunun olduğunu bilmiyor.
Aynı zamanda yüksek tansiyon hastası kişilerin önemli bir çoğunluğu düzenli tedavi almıyor. Hastaların farkındalık düzeyi ve tedaviye uyumu bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte, eğitim düzeyi yükseldikçe artıyor.
Hipertansiyon İle İlgili Farkındalığın Artması Büyük Önem Taşıyor
Hipertansiyon ile ilgili farkındalığı arttırma ve hastaların eğitimi konusunda, hem sağlık kurumlarının hem de sağlık profesyonellerinin, hem dijital hem de diğer yöntemlerle gerçekleştirdikleri bilinçlendirme faaliyetleri büyük önem taşıyor.
Ülkemizde hastaların ilaçlarla ilgili önyargılarının, hipertansiyonun ömür boyu kontrol ve tedavi gerektiren bir durum olduğunun yeterince bilinmemesinin ve çeşitli doğal karışımlarla kendi kendilerini tedavi etmeye çalışmalarının oldukça yaygın olduğu görülüyor.
Hipertansiyon, yetişkinlerde daha yaygın olmasına rağmen, çocuk ve gençlerde de görülebiliyor. Çocuk ve gençlerde görülen hipertansiyona, çoğunlukla, artmış beden kitle indeksi ve obezite eşlik ediyor.
Yüksek sodyum içeren yiyecekler tüketmek, yetersiz fiziksel aktivite, kilo artışı ve obezite hipertansiyon için önemli tetikleyiciler olarak karşımıza çıkıyor. Günlük tuz alımının azaltılmasının, hipertansiyon prevalansını önemli ölçüde azalttığı, bunun sonucu olarak, kardiyovasküler ve serebrovasküler ölümleri maliyet etkin bir şekilde önlediği projeksiyon çalışmalarında gösterilmiştir.
Yüksek kan basıncını kontrol altına almak, inmeyi % 35-40, kalp krizlerini % 20-25, ve kalp yetmezliğini % 50 oranında azaltabilir.